görme yetersizliği sınıflanması

2006483.jpg

Görme engelliler körler ve az görenler olarak sınıflanır. Görme engelli denilince kör
ve az gören anlaşılır. Görme engellinin (kör ve az gören) yaygın kabul gören iki farklı
tanımı vardır. Bunlardan biri yasal, diğeri eğitsel tanımdır. Yasal tanım tıp alanında
çalışanlarca ve sosyal güvenlik kurumlarınca benimsenirken, eğitsel tanım görme
engelliler için öğretim düzenlemelerinin planlanması sırasında kullanılır. Yasal
tanım nesneldir. Eğitsel tanım özneldir.

 

 

Kör ve Az Görenin Yasal Tanımları
Yasal tanıma göre kör, tüm düzeltmelerle birlikte olağan görme gücünün 1/10’ine
yani 20/200’lik görme keskinliğine ya da daha azına sahip olan ya da görme alanı
yirmi derecelik açıyı aşmayan kişilere denir. 20/200’nin anlamı, normal görme gü-
cüne sahip bir kişinin 200 ayaklık (1 ayak: 0.3048 cm) uzaklıktan görebildiği bir şeyi,
görme engelli kişinin ancak 20 ayaklık uzaklıktan ya da daha yakından görmesidir.
Diğer bir deyişle, normal gören kişinin 6.1 m. den görebildiği büyüklükteki bir şeyi
yaklaşık 60 cm den ya da daha kısa bir uzaklıktan gören ya da hiç bir uzaklıktan göremeyen kişi, yasal tanıma göre kördür. Normal görme keskinliğine sahip olmakla
birlikte ancak anahtar deliğinden ya da kapı aralığından bakıldığında görülebildiği
kadarıyla görebilen kişi de kör olarak tanımlanır. Görüldüğü gibi, kör olarak tanımlanan
kişi, nesneleri karaltılar halinde ya da nesnelerin bir bölümünü görebilen ya
da hiç göremeyen anlamına gelir.
Yasal tanıma göre az gören, tüm düzeltmelerle birlikte görme keskinliği 20/70 ile
20/200 arasında olan kişilere denilmektedir. Bunun anlamı, normal görme gücüne
sahip bir kişinin 200 ayaklık uzaklıktan görebildiği bir şeyi az gören kişinin ancak 70
– 20 ayak arasındaki bir uzaklıktan görebilmesidir. Az gören çocuk çevresindeki
nesneleri ancak yakınına giderek ya da gözüne getirerek kısmen fark eder, çevresine
sanki kirli, buğulu ya da buzlu bir camın arkasından bakmaktadır.

 

 

Kör ve Az Görenin Eğitsel Tanımları
Görme engelinin, görmeden yararlanma ve artık görmenin nasıl kullanılacağına
ilişkin görme keskinliğine göre tanımlanması çok iyi bir yordayıcı olarak kabul edilmemektedir.
Bu yönüyle görme keskinliğine dayalı olan yasal tanım, görmenin nasıl kullanılacağı konusunda yeterli değildir. Yasal tanıma göre kör olarak sınıflananlardan
çok azı tamamen görme keskinliğinden yoksundur. Büyük çoğunluğu artık
görme gücünden çevresini anlamada yararlanır ve önemli bir bölümü normal yazı-
yı gözleriyle okuyabilir.
Körlüğün ve az görmenin yasal tanımlarındaki sınırlılıklardan dolayı eğitimciler,
körlüğün ve az görmenin eğitsel tanımlarını yeğlemektedir. Körlüğün eğitsel tanı-
mı şöyledir: Görme keskinliği kaybında ağır derecede etkilenmiş olup, öğretimini dokunarak
okuduğu kabartma yazıyla (Braille’le) ve konuşan kitaplardan dinleyerek sürdürmeye
gereksinimi olanlar görme engelllilerdir. Az gören ise, büyüteçlerle normal puntolu ve bü-
yük puntolu yazılı materyali okuyabilen görme engellilerdir. Eğitsel tanımın öznelliği, öğ-
retim değişkenlerinden öğrenme kanalları olan görme, işitme ve dokunmaya ölçüt
almasındandır.
Milli Eğitim Bakanlığının Özel Eğitim Okulları Yönetmeliğinde körlüğün ve az görmenin
tanımları şöyledir:
“Kör, bütün düzeltmelere rağmen iki gözle görmesi 1/10’dan aşağı olan, eğitim,
öğretim çalışmalarında görmesinden yararlanması mümkün olmayandır.”
“Az gören, bütün düzeltmelere rağmen iki gözle görmesi 1/10 ile 3/10 arasında
olan ve özel bir takım araç ve yöntemler kullanmadan eğitim, öğretim çalışmalarında
görme gücünden yararlanması mümkün olmayanlardır”

kaynakça:

Özyürek,M.Görme Engelliler,Ünite-9(1997).Anadolu Üniversitesi: Açıköğretim Fakültesi Yayınları,sayfa:129